Yargıtay'ın 2. Hukuk Dairesi'nin, 03.03.2021 tarih, 2021/412 Esas, 2021/1823 sayılı Kararında ve müteaddit kararlarında belirtildiği üzere; "...4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 194/1. maddesine göre, “Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz." Bu madde hükmü ile aile konutu şerhi “konulmuş olmasa da” eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiili ehliyetleri sınırlandırılmıştır. Sınırlandırma, aile konutu şerhi konulduğu için değil, zaten var olduğu için getirilmiştir. Bu sebeple tapuya aile konutu şerhi verilmese bile o konut aile konutu özelliğini taşır. Zira dava konusu taşınmaz şerh konulmasa da aile konutudur. Eş söyleyişle şerh konulduğu için aile konutu olmamakta, aksine aile konutu olduğu için şerh konulabilmektedir. Bu nedenle aile konutu şerhi konulduğunda, konulan şerh “kurucu” değil “açıklayıcı” şerh özelliğini taşımaktadır. Anılan madde hükmü ile getirilen sınırlandırma, “emredici” niteliktedir. Dolayısıyla bu haktan önceden feragat edilemeyeceği gibi eşlerin anlaşmasıyla da ortadan kaldırılamaz ve açık rıza ancak “belirli olan” bir işlem için verilebilir. Türk Medeni Kanunu'nun 193. maddesi hükmü ile eşlerin birbirleri ve üçüncü kişilerle olan hukuki işlemlerinde özgürlük alanı tanınmış olmakla birlikte Türk Medeni Kanunu'nun 194. madde hükmü ile eşlerin aile konutu ile ilgili bazı hukuksal işlemlerini diğer eşin rızasına bağlı olduğu kuralı getirilerek, eşlerin hukuki işlem özgürlüğü, “aile birliğinin korunması” amacıyla sınırlandırılmıştır. Buna göre, eşlerden biri diğer eşin “açık rızası bulunmadıkça” aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez ve aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Bu cümleden hareketle, aile konutunun maliki olan eş, aile konutundaki yaşantıyı güçlüğe sokacak biçimde, aile konutunu ipotek edilmesi gibi “tek başına“ bir ayni hakla sınırlayamaz. Bu sınırlandırma “ancak diğer eşin açık rızası alınarak” yapılabilir. Türk Medeni Kanunu'nun 194. maddesi yetkili eşin izni için bir geçerlilik şekli öngörmemiştir. Bu nedenle söz konusu izin bir şekle tabi olmadan, sözlü olarak da verilebilir. Ancak maddenin ifadesinden de anlaşılacağı üzere, iznin "açık” olması gerekir..."*
Anılan kararda, tapuda aile konutu şerhi olmasa dahi, eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetlerinin sınırlandırıldığı ifade edilmektedir. Bu kapsamda, konut niteliğinde bir taşınmaz alınırken oldukça dikkatli olunmalıdır. Eğer satıcı evli ise ve evin aile konutu olma ihtimali varsa diğer eşin açık rızasını almak gerekecektir. Diğer eşin açık rızası için herhangi bir şekil şartı öngörülmemekte ise de, ilerde açılması muhtemel bir davada ispat kolaylığı sağlaması açısından en azından yazılı olmasına dikkat edilmelidir.
Açıklananların yanında, ifade edilmelidir ki, aile konutu niteliğinde olan bir taşınmaz için tapuya şerh verilmesi, tapu kaydı üzerine olmayan eşin haklarının korunması için faydalı olacaktır. Üzerinde şerh bulunmayan aile konutu için malik görünen eşin fiil ehliyeti sınırlandırılmışsa da, bu konut için eşinin rızası harici yapacağı tasarrufu iptal ettirmek için dava açmak gerekecektir. Bu tarz işlemleri baştan engellemenin yolu ise, tapu kaydına aile konutu şerhi koydurarak aleniyet sağlamaktır.
*Kaynak; Yargıtay İnternet Sitesi, https://karararama.yargitay.gov.tr/#