İş Kanunu'nun 18/1. maddesi "Otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır. (Ek cümle: 10/9/2014-6552/2 md.) Yer altı işlerinde çalışan işçilerde kıdem şartı aranmaz." hükmünü taşımaktadır. Maddenin devamı ise feshe ilişkin özellikleri açıklamaktadır. Aynı yasanın 19. maddesi ise, anılan feshin yazılı yapılması, fesih sebebinin de açık ve kesin bir şekilde belirtilmesi gerektiğini öngörmektedir. Maddeye göre, hakkındaki iddialara karşı savunmasını alınmadan bir işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesi, o işçinin davranışı veya verimi ile ilgili nedenlerle feshedilemeyecektir. Ancak kanun, 25. maddenin (II) numaralı bendinde sayılan ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerlerinin bu kuralın istisnası olduğunu vurgulamaktadır.
Nitekim Yargıtay'ın 22. Hukuk Dairesi'nin 06.02.2014 tarih, 2014/201 esas, 2014/1584 sayılı kararında, "...4857 sayılı İş Kanunu'nun 19. maddesi uyarınca, aynı Kanun'un 18. maddesi kapsamında kalan işçinin iş sözleşmesini geçerli sebeple feshetmek isteyen işveren, fesih bildirimini yazılı olarak yapmak ve fesih sebebini açık ve kesin bir şekilde belirtmek zorundadır. Ancak somut olayda, davacının iş sözleşmesi, 13.07.2013 tarihli "tutanaktır" başlıklı belgeyle 4857 sayılı Kanun’un 25/II. maddesi gereğince feshedilmiştir. Davalı tarafından fesihte geçerli sebebe değil haklı nedene dayanılmıştır. Yukarıda sözü edilen açık ve kesin sebep belirtilerek fesih bildirimi yapılması kuralı, geçerli sebebe dayanan fesihler için sözkonusudur. Haklı fesihte şekil şartı aranmamaktadır..."* diyerek bu kurala vurgu yapmıştır.
*Kaynak; Corpus Hukuk, Güncel İçtihatlar.